GenelKonu Anlatımı

Emevi Dönemi İslam Sanatı

Emevi Dönemi İslam Sanatının Özellikleri

661-750 yılları arasında İslam Devleti’ni yöneten Emeviler, İslam sanatının oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde özellikle Helenistik ve Bizans sanatından etkilenmeler olmuştur. Abidevi eserlerin yapılmaya başlandığı, dinî ve sivil mimarlık alanında önemli eserlerin çokça yapıldığı bu dönemde özellikle Şam, görkemli yapılarla donatılmıştır. Şam şehrini başkent yapan Emeviler, dinî mimarinin ilk planlarını oluşturmuşlardır. Dört Halife Dönemi’nde yapılan camileri avlularla genişletmişlerdir. Dayanıklı malzemelerin kullanıldığı anıtsal eserlerde kubbe, kemer ve tonoz gibi teknikleri kullanmışlardır.

Sivil mimarlık alanında inşa edilen eserlerin başında gelen saray ve kasırlar genellikle şehir dışında ve çöllerde yapılmıştır. Yüksek surlarla çevrili bu saraylardaki süslemelerde Helenistik, Sasani, Roma ve Bizans sanatlarının etkileri görülmektedir. Emevi sarayları, hem mimarî hem de süsleme açısından benzeri olmayan, orijinal eserler olarak İslam sanat tarihindeki yerini almıştır.

Emeviler Dönemi’nin önemli eseri olan Şam Emeviyye Camii 705-711 yılları arasında Halife I. Velid zamanında yaptırılmıştır. Eser, kendisinden sonra yapılan bütün camilere plan, avlu vb. mimari unsurların kullanılması açısından kaynaklık teşkil etmiştir. Roma tapınağı ile Bizans bazilikasının yerine yapılan cami, kuzeyde üç tarafı revaklarla çevrili bir avlu ile güneyde bulunan harim kısmından meydana gelmiştir. Mihrap yönüne dik olarak sahınların uzandığı transept planda yapılan caminin sonradan yapılan üç minaresi ve dört ana kapısı vardır. Altta yüksek, üstte daha alçak sütunlarla kemerler ana mekânı üç paralel sahın ayırmıştır. Bu ana sahını dikine bir sahın kesmektedir. Bu sahının çatısı diğer neflerin çatısından daha yüksek tutulmuştur. Sahınların kesişme yerinde kubbe bulunmaktadır.
Eserin en dikkat çekici özelliklerinden biri de konularını genellikle tabiattan alan yeşil, mavi, mor, sarı, kırmızı ve siyah renklerin kullanıldığı mozaik süslemelerdir. Realist üslubun görüldüğü süslemelerde asma, kenger, çeşitli kıvrım dallar, ağaçlar, köşkler, ırmaklar ve üzüm salkımları ile Cennet tasvirleri yer almaktadır (Görsel 1-2). 1893 yılında çıkan büyük yangında eserin süslemeleri zarar görmüştür.

Kudüs’te 691 yılında Halife Abdülmelik Dönemi’nde yaptırılan Kubbetü-s Sahra aslında bir ziyaretgâhtır. Eser Hz. Muhammed’in Miraç’a çıktığı yer olarak kabul edilen kutsal kaya üzerine inşa edilmiştir. İslam sanatı içerisinde eşsiz bir yere sahip olan eserde dört adet taç kapı bulunmakta ve bu kapılar dört yana açılmaktadır. Bu şekilde yapının dünyanın merkezine konumlandırıldığı düşünülmüştür. Yapıda merkeze oturan yirmi metre çapında bir kubbe bulunmaktadır. Yuvarlak kasnak üzerine yerleştirilen kubbenin yapıyı çevreleyen sekizgen üzerine oturtulmasıyla eser kendine has bir özellik kazanmıştır. Dışardan sekizgen planlı bir görünüme sahip olan yapının iç kısmındaki ikinci bir sekizgeni sütun ve kemerler oluşturmuş, böylece yapının iç kısmı daire şeklini almıştır. Yapının kubbesi altın yaldızlı bakır levhalarla kaplanmış, İslam mimarisinin gücünü simgeleyen parlaklık bu yapıda kendini göstermiştir.
Mozaikler altın zeminli yeşil ve sarı renkli olarak tasarlanmıştır. Süslemeler, özellikle kubbe kasnağı ve kemerler arasındaki üçgenlerde yoğun olarak kendini göstermektedir. Kubbe kasnağının iç kısmında zengin mozaik süslemeler dikkat çekmektedir. Bu mozaikler mücevher ve çiçek taşları şeklinde stilize edilerek zenginleştirilmiş asma yaprağı şeklindeki süslemelerden oluşmaktadır. Osmanlı Dönemi’nde bu mozaiklerin yerine zengin çini süslemeler kullanılmıştır (Görsel 3). Zengin çini süslemelerin bulunduğu kitabe kuşaklarına Kuran’ı Kerim’den ayetler yazılmıştır.

Görsel 3: Sekizgen geometrik planı ve altın sarısı kubbesi ile Kubbetü-s Sahra, Kudüs

Emevi halifeleri, saraylarını genellikle gözlerden uzak olan çöllerde yapmayı tercih etmişlerdir. Bu saraylardan biri de Ürdün’de, Amman’ın doğusunda çölde inşa edilen Kusayr-ı Amra’dır. 8. yüzyılda Halife Velid tarafından av ve hamam kasrı (köşk) olarak yapılan sarayın etrafı yüksek surlarla çevrilmiştir. İki bölümden oluşan sarayın birinci bölümü, üç sahınlı kabul salonu ile tonozla örtülü hamam kısmından meydana gelmektedir. Sarayın dış cepheleri tamamen kesme taştan yapılmış olup zemin kısımları ise mermerden yapılmıştır.

Süslemeleri ile dikkat çeken sarayın duvar, tonoz ve kemerlerinde freskolar bulunurken mermer kaplı zeminlerde ise mozaik süslemeler yer almaktadır. Fresko ve mozaikler genellikle av, hamam, günlük yaşam ile halifeyi tahtında oturur vaziyette gösteren sahnelerden oluşmaktadır. Özellikle salon duvarlarındaki freskolarda beyaz, yeşil, kahverengi ve mavi renkler kullanılmıştır.
Sarayın salon kısmının duvarlarında kral figürleri bulunmaktadır. Bu figürlerin yanlarına kralların isimleri Arapça ve Yunanca olarak yazılmıştır. Figürlerde Bizans İmparatoru (Kayser), Vizigot Kralı (Roderik), Sâsâni Kralı (Kisra), Habeş Kralı (Negüs-Necaşi) ve resimleri net olmayan Türk ve Çin hakanları bulunmaktadır (Görsel 4-5).


Emevi saraylarının önemli eserleri arasında yer alan Meşatta Sarayı, 743-749 yılları arasında Halife II. Velid zamanında yapılmıştır. İki bölümden oluşan saray 144 m uzunluğunda olup kare bir plana sahiptir. Orta kısmında açık avlusu bulunan saray birbirinden ayrılan iki kısımdan oluşmaktadır. Yapının köşelerinde çokgen kuleler bulunmaktadır. Giriş kapısı güney cephe duvarının ortasında yer almakta ve kapı payandalarla desteklenmiş durumdadır. Eserin süslemelerinde zengin taş işçiliği göze çarpmaktadır. Çokgen kuleler ve her iki yanda diğer kulelere kadar uzanan zengin rölyef bezemeler, yapının en önemli unsurlarıdır. Duvar yüzeyleri zikzaklı bir şeritle büyük gül bezekleri barındıran üçgenlere ayrılmıştır. Süslemelerde kullanılan filizlerin arasına ise hayvan ve masalımsı yaratık figürleri yerleştirilmiştir. Bu süslemelerde kullanılan rozetler, asma dalları, aslan, kuş, kentaur, sfenks gibi mitolojik yaratıklarda Asur sanatının etkisi kendini göstermektedir. Sarayın mescit kısmında bulunan duvarında herhangi bir tasvir örneği bulunmamaktadır. Saraya ait olan kabartmalar günümüzde Almanya’nın Berlin şehrindeki Pergamon Müzesinde sergilenmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!