Konu AnlatımıLiseTarih

İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışı

İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışının Özellikleri

 

Kutadgu Bilig’den
Sen iyi ad dile Allah sana verdi kut,
Kut’unu bulduğunda gönlünü iyi tut.
İsteyip almadın sen bu beylik gücünü,
Allah verdi fazlıyla bu belli.
Bu beyliği sana lütfederek verdi,
Bunun şükrünü kıl ey geniş bilgili.
Gönlün doğru, özün duru olarak Allah’a tapın,
Halkına iyi davran içten ve yakın.

Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig, Çeviren: Ayşegül Çakan, s. 404-434

 

Bilig’den alınan yukarıdaki metinden de anlaşılacağı gibi Türkler Müslüman olduktan sonra eski Türk gelenekleri ile İslamî ilke ve kuralları birleştirip kaynaştırarak, yeni bir devlet tipi oluşturmuşlardır. Ancak İslamiyet’e geçmelerine rağmen, ilk Türklerdeki kut anlayışı ve Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışı, varlığını koruyarak devam etmiştir.

Selçuklu hükümdarı Sultan Sencer, Abbasi halifesinin vezirine gönderdiği bir mektupta, Ulu Tanrı’nın lütfu ile cihan padişahlığına yükseldiğini yazmıştır. Bu mektuptan da anlaşılacağı gibi Selçuklu hükümdarı, kendisini Tanrı tarafından seçilmiş ve cihan hükümdarı olarak görevlendirilmiş biri olarak görmektedir. Bu durum, kökleri Hun Türklerine dayanan ve İslami Dönem’de de korunan Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışının devamı niteliğindedir. Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışı, İslami dönemde cihat ve İlayı Kelimetullah anlayışına (Allah’ın adını yüceltme) dönüşmüştür.

Orta Asya’da kurulan ilk Türk İslam devleti Karahanlılardır. Karahanlılar Dönemi’nde, halkı yönetme hakkının hükümdara Allah tarafından ilahi bir lütuf olarak bağışlandığına inanılmıştır. Karahanlılardan sonra kurulan Türk devletlerinde, İslamiyet’ten önce görülen yönetim anlayışları bazı değişikliklere uğrayarak Türk İslam Sentezi’ne dönüşmüştür.

Karahanlılarla başlayan bu süreç Gazneliler Dönemi’nde farklılaşarak devam etmiştir. Zira Gazneliler yabancı unsurların çok fazla olduğu bir bölgede kurulmuştur. Bu nedenle Gazneli idareciler yerli unsurlara dayanmak ve siyasetlerini daha çok Hindistan’a dönük tutmak zorunda kalmıştır.

Büyük Selçuklu Devleti’nde siyasi, sosyal ve ekonomik faaliyetler hem yerli unsurların hem de Müslüman halkın arzu ve isteklerine hitap edecek şekilde düzenlenmiştir. Askerî karakter, hükümranlık anlayışı, dinî ve sosyal haklar bakımından Büyük Selçuklular Türk devlet geleneği ve İslam kültürü çerçevesinde kaynaşarak orjinal bir karaktere bürünmüştür. Karahanlılar ile başlayıp Gazneliler ile devam eden Türk İslam kültürünün kaynaşması Büyük Selçuklular ile olgunluğa erişmiştir.

Büyük Selçuklular Dönemi’nde yönetim anlayışı; töre, kut ve şûra etrafında şekillenmiştir. Devlet idaresinde İslamiyet öncesi Türk törelerine yer verilse de genellikle İslami kurallar ve terimler kullanılmıştır. Çünkü Arap ve Farsların devlet yönetiminde etkili olan divan, Büyük Selçuklu Devleti yönetiminde de önemini korumuştur.

Türkiye Selçuklu Devleti’nde ise; “Ülke toprakları hanedan ailesinin ortak malıdır.” Anlayışı devam etmiş, bu anlayış nedeniyle Türkmenler kağan soyundan olmayan kimselerin etrafında toplanmamıştır.

İlk Türk devletlerinde olduğu gibi hanedan üyelerinin yönetime ortak olması, Türkiye Selçuklu Devleti’nde de sık sık taht kavgalarının yaşanmasına sebep olmuştur. Kardeşler arasında yaşanan bu taht kavgalarını önlemek için sultanın en büyük oğlunun başa geçmesi kabul edilmiş ancak zaman içinde buna uyulmadığı dönemler de olmuştur.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde hükümdarlar genelde kağan unvanını kullanırlarken ilk Türk İslam devletlerinde Gazneli Mahmut ile birlikte sultan unvanı da kullanılmaya başlamıştır. Karahanlı hükümdarları ise tonga, ilig, buğra, arslan, kara, kadır, kılıç, tamgaç, han, hakan ve terken gibi unvanlar kullanmışlardır.

Büyük Selçuklularda hükümdarlar emir, melik, sultanü’l âlem, sultanü’l âzam gibi unvanlar kullanırlarken Türkiye Selçukluları İran şahlarının kullandığı keykavus ve keyhüsrev unvanlarıyla birlikte, denizle bağlantıları olduğu için sultanü’l-bahreyn (denizlerin sultanı) unvanını da kullanmışlardır. İlk Türk İslam devletlerinde sultan; sarayın, hükûmetin, ordunun ve adaletin başı olarak kabul edilmiştir.

İlk Türk devletlerinde kullanılan hâkimiyet sembollerine ilk Türk İslam devletlerinde para bastırma, hutbe okutma, tıraz, hilat, çetr, saray ve menşur gibi yeni hâkimiyet sembolleri de eklenmiştir.

 

İlk Türk İslam Devletlerinde Yeni Hükümdarlık Sembolleri

Tıraz

Abbasi halifelerinin hâkimiyet sembolü olarak Türk hükümdarlarına gönderdikleri elbisenin adıdır. Bu elbisenin üzerine hükümdarın adı ve unvanı da işlenirdi.

 

Hilat

Abbasi halifeleri tarafından hükümdara gönderilen külah, kemer, kılıç, para, bayrak vb. hediyelerin bütünüdür.

 

Çetr

Saltanat şemsiyesidir.

 

Hutbe

Cuma ve bayram namazlarında hükümdarın adının, unvanının ve lakaplarının imam tarafından okunup dua edilmesine verilen isimdir.

 

Menşur

Abbasi halifelerinin, Türk hükümdarlarının iktidarını onayladıklarına dair gönderdikleri belgedir.

 

Görsel: İlk Türk devletlerinde  yeni hükümdarlık sembollerinden bazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!