Türklerin Ana Yurttan Göçleri
Türklerin Ana Yurttan Göçleri ve Sonuçları
Toplumlar zorunlu olmadıkça kendilerini nelerin beklediğini bilmedikleri yolculuklara çıkmaktan kaçınmıştır. Tarihte görülen büyük çaplı göç hareketleri de Orta Asya Türk göçlerinde olduğu gibi çok önemli nedenlerden kaynaklanmıştır. Türk göçleri genel olarak ekonomik sıkıntılar, kuraklık, nüfus artışı ve otlakların yetersizliği gibi nedenlere bağlı olarak gerçekleşmiştir.
Türklerin ana yurdu olan Orta Asya şiddetli soğuklara, kar yağışlarına, sel baskınlarına, otlakları ve suları kurutan aşırı sıcaklara yol açan sert karasal iklimin etkisi altındaydı. Kurak ve soğuk mevsim şartları yut denilen salgın hastalıkları ortaya çıkararak toplu hayvan ölümlerine neden oluyordu. Örneğin Kök Türkler 627 yılında yaşanan aşırı kar yağışı nedeniyle atlarının ve koyunlarının büyük bölümünü kaybetmişlerdi.
685 yılında meydana gelen kuraklıkta da hayvanlarının dörtte üçü kırılmıştı. Türk göçlerinin temel nedenleri arasında siyasi mücadeleler önemli yer tutuyordu. Türk boyları kendi aralarındaki mücadeleler sonucunda bölünüp zayıf düştüklerinde komşu devletlerin ve kabilelerin baskılarına maruz kalıyorlardı. Kendilerini koruyacak merkezî ve güçlü bir Türk devleti bulamayınca da topraklarından ayrılıyorlardı. Çünkü onlar sadece özgür ve bağımsız olarak yaşadıkları toprakları yurt olarak kabul ediyorlardı (Görsel).
Görsel: Göç eden bir Türk topluluğunu gösteren resim
Türk göçlerinde yeni yurtlar fethetme ve yeni devletler kurma isteği de rol oynamıştır. Türkler, tarım toplumları gibi kendilerini bir bölgeye mahkûm hissetmemiş; imkânlarını arttırmak için sürekli arayış içinde olmuşlardır. Konar-göçer hayat tarzının kendilerine kazandırdığı kuvvet, cesaret ve hareketliliğin sonucu olarak da cihan hâkimiyeti ülküsünü benimsemişlerdir. Bu ülkü Türklerin adil ve eşitlikçi anlayışa dayanan Türk töresini dünyanın her yerinde yürürlüğe koyarak insanlığı barışa ve huzura kavuşturma idealinin bir sonucudur. Diğer yandan söz konusu fikrin doğmasında atın Türklere sağladığı sürat ve üstünlük duygusu da etkili olmuştur.
Göçler ve Sonuçları
Türkler yeni yurtlar bulmak amacıyla yaptıkları göçler sırasında Orta Asya içindeki başka bölgelerin yanı sıra Orta Asya dışındaki ülkelere de yöneldiler (Harita). Yakut ve Çuvaş Türkleri milattan önceki dönemlerde ana yurttan ayrılan ilk Türk toplulukları oldular. Bunlardan Yakutlar Sibirya’ya, Çuvaşlar ise Ural Dağlarının güneybatısına yerleşerek Türk inancının ve Türkçenin en eski özelliklerini devam ettirdiler.
Harita: Orta Asya’dan yapılan göçler sırasında Türklerin izledikleri başlıca yollar
Aynı dönemde bir başka Türk topluluğu olan İskitler batıda Tuna Nehri’ne kadar yayıldılar. Ayrıca Kafkasya üzerinden Anadolu’ya, oradan da ve Suriye topraklarına girdiler. Asurlular ve Perslere karşı mücadele eden İskitler göç ettikleri yerlerde kalıcı olamadılar ve MÖ II. yüzyılda siyasi varlıklarını kaybettiler.
Türk topluluklarının Orta Asya içlerine ve dışına yaptıkları kitlesel göçler milattan sonraki devirlerde devam etti. Bu dönemde güneye doğru yönelen Türkler Çin’in ve Hindistan’ın kuzey kesimlerine yerleştiler. Bunlardan Tabgaçlar IV. yüzyıl ortalarına doğru Kuzey Çin topraklarını ele geçirerek güçlü bir devlet kurdularsa da kalabalık Çin toplumu içinde millî benliklerini koruyamadılar. Budizmin etkisinde kalarak Çin kültürünü benimsediler.
Ana yurtlarından ayrılan Türklerin bir bölümü de Hindistan’ın kuzey bölgelerine gelerek burada Akhunlar (Eftalitler) Devleti’ni kurdular. Kök Türklerin ve Sasanilerin baskısı altında kalan Akhunlar 557 yılında siyasi varlıklarını kaybettiler.
Türk toplulukları en büyük göç hareketlerini batı yönüne doğru gerçekleştirdi. Türkler bu göçler sırasında kuzey yolu ve orta yol adı verilen istikametleri izlediler. Bunlardan kuzey yolunu takip eden Türk toplulukları Hazar Denizi ve Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara, oradan da Balkanlara ve Orta Avrupa içlerine kadar ilerlediler. Türkler yolları üzerinde güçlü bir devletin bulunmaması nedeniyle batıya doğru kolayca yayıldılar. İklim özellikleri ve yer şekilleri bakımından konar-göçer yaşama uygun özellikler taşıyan bu bölgelere uyum sağlamakta da zorlanmadılar.
Kuzey yolunu takip eden Türk toplulukları yerleştikleri bölgelerde Avrupa Hun Devleti gibi güçlü devletler kurdular. Karşılaştıkları topluluklarla kültürel etkileşim içine girerek onlara atı evcilleştirmeyi, madenleri işlemeyi, besinleri saklamayı ve dokumacılığı öğrettiler. Ayrıca devlet yönetimi ve ordu teşkilatı konularında da örnek oldular. Tuna Bulgarları gibi bazı Türk toplulukları ise Hristiyanlığı benimseyip millî benliklerini kaybettiler.
Orta Asya’dan batıya doğru hareket eden Türk topluluklarından bazıları orta yol olarak bilinen Hazar Denizi’nin güneyindeki hattı izlediler. Bunlar içinden en kalabalık grubu oluşturan Oğuzlar İslamiyet’i kabul ettikten sonra İran, Irak, Suriye gibi İslam ülkelerine ve Bizans’ın elinde bulunan Anadolu’ya yöneldiler. Buralarda büyük devletler kurarak siyasi varlıklarını ve bağımsızlıklarını daha güçlü şekilde sürdürdüler. Böylece kuzey yolundan giden akrabalarının aksine millî benliklerini koruma imkânı buldular. Orta yol üzerinden batıya doğru göç eden Türk toplulukları büyük ölçüde yerleşik hayata geçerek köyler, kasabalar ve şehirler kurdular. Tarıma elverişli toprakları işleyerek tahıl üretiminin yanında bağ bahçe tarımı yaptılar. Yerleşik hayata geçmeyip konar-göçerliğe devam eden Türk boyları ise geçimlerini hayvancılıktan sağlamaya devam ettiler.